17 Haziran 2014 Salı

miniğin doğumgünü


-Saçlarım çok mu kötü duruyor?
-Saçın yok ki kötü dursun ..
-Dalga geçme abla ya.. Keşke düğüne kadar saçım çıkmış olsaydı..
-Olsun sen böyle de yakışıklısın. Keltoş yakışıklı :)

Kızmış gibi yapıyorsun, gülüyorsunuz.. Ben de gülüyorum, aslında ağlamamak için gülmeye çalışıyorum.. Korkuyorum çünkü. Sana bişey olucak, bugün bitmeyecek diye korkuyorum. 
Bugün güzel bir gün diye tekrar ediyorum içimden..Sanki böyle olmadığına bir an bile inanırsam, sonuç kötü gelecekmiş gibi geliyor.. 3,5 aydır beklediğimiz sonucu bugün alıcaz ve herşey bitmiş olucak..
Sonuç.. Tamamen kaybolabilir dediler.. Olabilir.. Olmayabilir ama..
Olasılıklar yüzünden kendimi içten içe parçaladığım,  sonra da hayır kardeşime bişey olmayacak diye toparlanmaya çalıştığım günler, bugün bitecek mi? Başka şeyler düşünüp sakinleşmeliyim. 2 gün sonra evleniyorum mesela, en iyisi onu düşüneyim..  Daha karar verilmesi, organize edilmesi gereken bir sürü iş var, bir gelin adayı olarak bunlara endişeleniyor olmam lazım, değil mi?  Düğünde olabilecek aksiliklere odaklanmaya çalışıyorum, ama kalbimin sesinden bu çok mümkün olmuyor.
Geldik.. Ben inemicem galiba.. Yürüyemicem.. Saçma sapan şeylerden bahsediyoruz üçümüzde.. Sevgilim çaktırmadan beni tutmaya çalışıyor. Biliyor iyi olmadığımı..
Arabadaki kadar rahat gözükmüyoruz artık.. Bugün Cuma, sonucu düğünden sonra Pazartesi günü alabilirdik diye söyleniyorsun.. Aklın sıra kötü çıkarsa beni üzmemiş olucaksın düğünden önce.. Hadi söylenme hem sonuç iyi gelicek, çifte düğün yapıcaz işte diyorum.. Söylediğim, kendime bile rüya gibi geliyor.

Hastaneye doğru yürüyoruz, yol boyunca sonucu aldığımızda ağlamak bayılmak yok diye tembihliyorsun. Off saçmalama derken, acaba oraya kadar dayanabilecek miyim diye düşünüyorum.

Sonunda alıyoruz raporu. Gene anlamıyorum yazılanları. Tonla karışık şey yazıyor. Ama ilkinde nasıl biliyorsam kötü olduğunu, şimdi de iyi olduğunu biliyorum..

Hemen annemi arıyorum.. Hasta olduğunu öğrendiğimizde söyleyememiştim, ta ki bana gerçekten ne olduğunu söylemicek misin diyene kadar..Ama bunu söyleyebilirim rahatlıkla. Temiz temiz diye bağırıyorum, annem sadece hıçkırıyor.

Bitti bitti bitti diye tekrarlıyorum içimden..

Gogom,

Bugün doğumgünün ve sen  bu yazıyı okuduğunda ben senden çok uzaklarda olacağım..

Şaka yapmıyorum , yaklaşık 7700 km kadar :). Balayının tadını çıkarıyor olucam, muhtemelen deniz kenarındayım, Thai masajı falan yaptırıyorum şu an.. Burnuma denizin kokusu geliyor, manzara o kadar güzel ki.. Kalkmak istemiyorum. Bugünün tadını çıkarmak benim de hakkım dimi?
Tayland mutfağına özel bir pasta falan yok mu ? Sevgilimle bizim de hakkımız, bugün pasta yemek..
Hatta ben üfleyebilirim bile. Nasıl küçükken beraber üflüyorsak, bugün de öyle yapabiliriz :P

Neyse, hadi rahat bırakıyorum. Bu sene, bensiz üfleyeceksin mumlarını Gogom. Hatta benimkinden büyük bir dilim pasta da yiyebilirsin. Niye onun ki daha büyük diye mızıkçılık yapamıcam nasıl olsa :) Orada olsam da yapmayacaktım ama.. Cidden yapmayacaktım, çok mutluyum çünkü.

Seni çok seviyorum Gogom,  umarım 28'in kötü zamanlarını sana tümden unutturan bir 29 yaşarsın..
Sağlıklı, mutlu yaşlar senin olsun çim adam. Bir de bir an evvel saçların çıksın. Kelliğin sana yakıştığı konusunda ciddi değildim :)


Ve teşekkürler!

Bu süreçte yanımızda olan herkese..

Ama en çok,


Hiç bir zaman kendini bırakmayan, hep güçlü, inançlı olan, hayatımda tanıdığım en güçlü kadına, anneme.. Aileme..Beni ve kardeşimi asla yalnız bırakmayan anne yarılarım, teyzoşlarım Minoş, Pika, Lelo ve Demo'ya, halalarıma. Her an yanımızda olan, elimizi hiç bırakmayan 'gülannem' Gülhan annem ve Adnan babama.. En büyük destekçimiz, dayanağımız dayım Memo'ya..Her ağlayarak açtığım telefonda bana umut veren kuzenlerim Meloş ve Türkan'a.. Eniştelerime..  Her an dua eden, seni en az benim kadar seven minnoşlar Beloli ve Hazal'a..

Bitmek bilmeyen endişelerimle kendimi kaybettiğim her an , her şey güzel olucak diye beni sakinleştiren sevgilime.. Bu 3,5 ay en çok seni zorladım sevgilim, biliyorum..

Arkadaşlarıma.. Kardeşimi kendi kardeşi gibi gören Minnoşuma, Özçom'a.. Bana her an destek olan Benoş'a, Nur'a,.. Her an her saniye yanımda olan, her bayılıp ayıldığımda beni toparlayan canlarım Aslıki, Siboş ve Purcu'ma.. Bana hep moral veren Birsen'e, Nurten'e,Hasan abime, Hacım Arda ve ben acaba biter mi diye kendimi kahrettiğimde bitecek diye beni sakinleştiren Serra'ya.. En çok sana inandım Serra :)

Hep dua eden voleybolcu yavrularım, Ceycuş,Serroş, Beyzuş, Ayşem, Melto, Serennn, Sevdoş, Bero ve Fat'a..

Bıdır bıdır hergün başımın etini yiyerek başka şeyler düşünmemi sağlayan Ceren'e. Nikolarıma, Cengo, Fırat, Salih, Birkan, Esmoş, Ayşe ve Duygu'ya..

Komşularımıza, annemi bir an bile bırakmayan Zülfiye teyzeme, Nuray ablam, Sevilay yengem, Taylan abim ve Emoş'a. Sevgi ablama..

Kardeşten öte Yavuz ve Hakan'a.. Bazen gerçekten kardeş olup olmadığımızı düşünüyorum.  Cici annen ve baban Gül teyze ve Salih amcama.. Zeki'ye.. Hep yanında oldular..

Ve sana elbette.Böyle tatlı bir kardeş olduğun için.. Tedavinin en zor zamanlarında bile mızmızlık yapmadığın, herkes düşeceksin diye beklerken, hep ayakta kaldığın için..


                                                                                                            Seni çok çok seven ablan..