24 Ocak 2014 Cuma

Karanlıkta Diyalog

Öncelikle hoşgeldiniz..
Sizin için çok sıradışı bir deneyim olacak.. İçerisi güvenli, ama olur da çıkmak isterseniz, rehberinize durumu bildirin, sizi hemen çıkartacağız. Şimdi size değneklerinizi vereceğim ve nasıl kullanacağınızı göstereceğim diyor güler yüzlü kız. Alıyorum değneğimi, niye geldim ki buraya, kesin kaybederim ben bunu diye düşünüyorum.

Sol elinizle duvarı takip edin, sağ elinizle değneği gösterdiğim gibi kullanarak ilerleyelim, sizi rehberinize teslim edeceğim, evet hazırsanız gidiyoruz diyor ve zifiri karanlığa dalıyoruz. Endişe duyuyorum birden, korku da..

Koridorda ilerliyoruz, şimdi durun geldik, sizi rehberiniz Hayati'ye teslim ediyorum diyor. 8 kişilik grubun en arkasındayız sevgilimle, duruyoruz. Karanlık, gerçekten kapkaranlık. Hiç bu kadar karanlıkta kalmadım ben, panikliyorum sanırım, rehber konuşmaya başlıyor, rahatlıyorum. Hayati, görme engelli olduğunu söylüyor öncelikle. Yaşı 30-35 diye tahmin ediyorum sesinden. Burada zaman farklı akıyor, umarım iyi vakit geçirirsiniz diye ekliyor. Sonra ilk gelenlerle tanışıyor. Yüzlerini hatırlamıyorum hiçbirinin. Dikkat etmemişim. Onlar da benim kadar tedirgin mi acaba? Sesime gelin diyor Hayati, ona doğru ilerliyorum. Elimden tutuyor, ne çabuk geldim. Sesi sanki daha uzaktaydı. Hoşgeldin, adın ne derken saçıma başıma dokunuyor, garipsiyorum elbette.Çok uzunsun, boyun benim kadar diyor, gözümde Hayati'yi canlandırmaya çalışıyorum. Hafif kilolu, kumral, saçları seyrek. Sonra sevgilime gidiyor, o benden daha rahat, şakalaşıyorlar.
Başlıyoruz diyor ve Hayati'nin sesinin peşinde İstanbul'u gezmeye başlıyoruz. İtiş kakış ilerliyoruz. Herkes arkadaşını bulmaya çalışıyor. Geniş bir yerde miyim, dar mı bilmiyorum. Kimbilir ne komik gözüküyoruz. Bir kaç arkadaş gelen bir grup var, birbirlerini arıyorlar sürekli, gülüşüyorlar. Sevgilim nerde diye düşünürken, yanıma geldiğini farkediyorum. Karanlıkta bile beni elini koymuş gibi buluyor :) Siz benim nişanlım değil misiniz diye fısıldıyor, gülüyorum. Sonra kopuyoruz birbirimizden, itiş kakış yürümeye başlıyoruz. Herkes özür diiliyor sürekli, çarptığımız için değil ama etrafı yoklarken, birbirimizi yokladığımız için..Yüzlerini bilmediğim insanları yavaş yavaş tanımaya başlıyorum. Bir kız kolumu sıkıyor, Koray? Yok ben Abdullah diyesim geliyor, susuyorum :)
İlerlemeye devam ediyoruz, park gibi bir yerdeyiz, çiçekler var.Yokluyorum, nasıllar acaba, renkleri ne? Bir köşeye yaslanıyorum, araba mı bu? Bilemedim. Ne acaba bu diye söylenirken, biri adımla hitap edip bir arabaya yaslanıyorsun diyor. Yanımda biri varmış, benim gibi neye yaslandığımıza bakıyormuş ve artık sesimden beni tanıyormuş, farkediyorum.
Karşıdan karşıya geçicez diyor Hayati, ışıklarda bekliyoruz. Sesleri dinliyoruz, arabaların, ışıkların, İstanbul sokaklarının.. Ne çok gürültü var, burasının daha sessiz olması gerekmez miydi diye düşünüyorum. Gürültü rahatsız ediyor.

İlerliyoruz, sevgilimle gene yanyana gelmişiz, o sırada Hayati geliyor, saçımı başımı yokluyor gene, aynı şeyi sevgilime de yaptığını tahmin ediyorum. Burda evlenmek ister misiniz diye soruyor, şaşırıyorum. Nişanlısınız dimi diyor, evet diyoruz, konuşurken duydum diyor. Ama fısıldıyorduk nasıl duydu ki?  O sırada hemen yanımızdaydı belki, hiç sezmedik. Cevap veremiyoruz.. Kime evet dediğimi bilmediğim bir yer sıkıntı olabilir diyorum, gülüşüyoruz.

Manava giriyoruz, tramvaya, uçağa biniyoruz, betimleme film izliyoruz, hatta cafeye bile gidiyoruz..
Ne içersiniz diye soruyorlar,  kola diyorum, zero var mı :)

Oturuyoruz, biraz sohbet edelim diyor Hayati. Zamanın karanlıkta farklı aktığından bahsediyor. Gezmeye başlayalı 1,5 saat olmuş olamaz!! Olmuş işte. Nasıl öğrendiniz sergiyi diyor, arkadaşım tavsiye etti diyorum. Siboşum geliyor aklıma, acaba o ne düşünüyordu burada otururken? Aslında amaç görme engelli bir insanın neler hissettiğini değil, duyularınızın keskinleşmesini sağlamaktı diyor. Burası çok gürültülüydü diyorum, dışarda farkedemeyeceğim sesler olduğunu söylüyor.. Şimdi anlıyorum neden bana fazla geldiğini etrafta ki seslerin. Aynı şeyi sevgilim de farketmiş.  Daire gibi bir alanın içinde konuştuğumuzu düşünüyorum. Gruptakilerin sesleri çok farklı yerlerden geliyor, ama artık onları tanıyabiliyorum. Hoşgörü diyor biri.Dışarda birine bu kadar çarpsam kavga çıkardı ama burda herkese karşı hoşgörülüydüm. Ne zamandır görmüyorsunuz diyor biri? Doğuştanmış. Ama %5-10 görüyorum diyor Hayati. Çok seviniyorum. Peki ya hiç görmeyenler, doğumdan beri karanlıkta olanlar? Onlar herşeyi kendilerine göre betimliyorlar diyor. Rüya görüyorlar mı diyor biri, ne çok sorumuz varmış.

Artık gezinin sonuna geldik, dışarı çıkıyoruz. Aydınlığı görünce 2 damla akıyor gözlerimden. Neye ağlıyorum, bilmiyorum. Biri çekiştiriyor beni, sen kimsin diye. Tanıtıyorum, hadi canım o olamazsın diyor, kimbilir nasıl düşünmüş beni.. Ben de onu bu kadar kısa düşünmemiştim. Hayati'yi görüyorum sonra, albinoymuş. Çok şaşırıyorum, kumral düşünmüştüm ben onu. Beni görmek için çok çok yakınıma geliyor, çok yakından biraz görebildiğini söylemişti. Sevgilime bakıyorum o sırada, o da benim gibi etkilenmiş. Anı defterine hissettiklerinizi yazın lütfen diyorlar ve tam o an gerçekten ne hissediyorsam yazıp çıkıyorum.

'Artık daha iyi duyabiliyorum.'


http://www.biletix.com/etkinlik-grup/66384260/ISTANBUL/tr

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder