21 Şubat 2013 Perşembe

21 gün sonra..

Bugün ön çapraz bağ rekonstrüksiyonumun 21. günü.. Kısa bir hatırlatma, eski bir profesyonel olarak hala amatör ruhla oynamaya devam ettiğim bir voleybol maçı sırasında ön çapraz bağım koptu ve operasyon geçirdim. İlk 21 gün çok önemli diyorlardı hep. Ben, iyi atlattığımı düşünüyorum, darısı bu operasyonu olmayı bekleyenlerin başına..

İyi atlattım diyorum ama ilk günler zor. Arkadaşım olan doktorum, sürekli sorun olmadığına dair bana güven vermeye çalışsa da, çok endişeli geçirdim ben o ilk günleri. Çünkü iyileşme sürecinin bu kadar sabır gerektireceğini ve dizimin ( moralinizi bozmak istemem ama ) bu kadar kötü gözükeceğini (şimdi çok daha iyi ) tahmin etmiyordum.

Operasyondan önce, internetten benzer sakatlığı geçirmiş hastaların yazdıklarını okudum. Ancak ne olursa olsun unutmamak lazım, herkesin vücut yapısı, geçireceği operasyonun detayları ve doktoru farklı. Dolayısıyla kişiden kişiye değişiyormuş post op süreci. Ben okuduklarımdan yola çıkarak, en az 15 gün değnekleri atamayacağımı düşünüyordum. Öyle olmadı :)! Operasyonun ertesi günü, drenler çıkar çıkmaz walkerla yürüttüler, sonra koltuk değnekleri ile yürümeye başladım. 3.gün tam ağırlık veriyordum, 4.gün ise doktorum bırakmamı istedi değnekleri.. Sanırım benim için en zor kısım buydu. Dizime hiç güvenmiyordum, basınca tekrar dönecek korkusuyla ağırlık vermekten kaçınıyordum. Burada en önemli noktalardan birisi doktorunuz. Onun dedikleri dışında hiçbir şeye kulak asmamak lazım, çünkü herkesin durumu kendine özel.. Sporcu sakatlıklarına çok hakim bir doktor arkadaşımın olması en büyük şansımdı sanırım. Hem ameliyatım çok başarılıydı hem de verdiği güven ve telkinleri sayesinde kısa sürede ayağa kalktım. Hala bu satırları okuyorsanız, büyük ihtimalle siz de kırık ön çapraz bağlılar derneğine üyesiniz demektir. Ve hala güvenebileceğiniz bir doktorunuz yoksa, bana ulaşabilirseniz, size kendi doktorumun iletişim bilgilerini verebilirim.

9.gün işe başladım. Aslında daha erken başlayabilirdim ama sağolsun spinal anestezi, başarılı bir baş ağrısı hediye etti bana. Tarifi mümkün değil. Çok uyardılar, aman çok su iç, kahve iç, bazı durumlarda spinal yüzünden baş ağrısı oluyor diye. Tabi ki bana olmaz diye düşündüm ben. O kadar içtiğim su vs fayda etmedi. Başımı kaldırdığım anda inanılmaz bir baş ağrısı. Öyle ki dizimin ağrısını bastırıyor. 6.günden itibaren işe gitme girişimlerim, işyerine gidip yarım saat sonra fenalık geçirerek eve dönme ile hüsrana uğradı. Neyse ki 9.gün bu olay da bitti ve herhangi bir fenalık geçirmeden mesaimi tamamladım. Çalışmak derken, öyle dizi sarkıtmak falan yok. Şişmemesi için ( daha fazla şişmemesi için yani :) ) bir yere uzatmanız gerekiyor. Uzun mesafe yürümek ve uzun süre ayakta kalmak 20 gün geçene kadar hayal.. Ameliyatımın 6.gününde uçağa binme durumum vardı, şişebilir ihtimali üzerine seyahat mecburen ertelendi tabi ki..


Ve gelelim rehabilitasyon sürecine. Ohh ameliyatı da oldum bundan sonra rahatım diyemiyorsunuz. Ameliyat sonrası, en az ameliyat kadar önemli. Çünkü ameliyattan sonra size kalan, özellikle zavallıları oynayan bir quadriceps ve bilumum kaslar topluluğu. İki bacağım arasında çok ciddi fark vardı benim, birine bakınca Ronaldo, birine bakınca Kuşum Aydın hissiyatı veriyordu insana. İlk günden itibaren doktorun verdiği egzersizleri yapıyordum ama gene de yük vermeden ve dizimi koruyarak, kırarak basıyordum. Tam ekstansiyon büyük ızdırap bu dönemde..Sporcu olduğum için sanırım biraz daha erken başladı fizik tedavi sürecim, 15.günde.. Bu konuda da çok şanslı olduğumu düşünüyorum. Şu an devam ettiğim Natal Fizik Tedavi Merkezi'nden ve fizyoterapistlerimden çok memnunum. Özellikle Özlem, sadece dizimin tedavisine değil, zaman zaman ruhumun rehabilitesine de yardımcı oluyor :). İlk gün rahattım, ta ki ayna karşısına geçene kadar. Ameliyatlı dizime yük vererek, dizimi bükmeden, kırmadan yürümeye çalıştığımda, bacağımın yerden kalkmadığını, ancak Özlem'in yardımıyla yürüyebildiğimi farkettiğimde, açtım tüm muslukları.. Sonraki günler çok daha iyiydi. Bugün 6.seansım bitti. Hergün yaklaşık 3 saat fizik tedaviye gidiyorum. Sporcu olduğum için tedaviye daha hızlı yanıt verdiğimi söylüyorlar. Ah birde inatçı olmak şart. Bazen dizimle inada girişiyorum, senin dediğin olmayacak işte :). Ve tabi ki çevre desteği.. İster istemez yanlış bastığım durumlar için, iş arkadaşlarım, ailem alarmda. Rica ettim, beni düzeltin diye. Sağolsunlar çok hassaslar :) Bir an kıramıyorum dizimi, hemen düzgün uyarısını yiyorum.

Dizim hala çok şiş, diz kapağım gözükmüyor o derece. Bacağımın diğer kısımları ise incelmiş durumda (atrofi)  normale dönmesi zaman alıcak sanırım. Hafif ıslak bile olsa kaygan zeminlerden, birisi yanlışlıkla iter diye kalabalık ortamlardan hala kaçıyorum ve hala ağrı kesici almadan uyuyamıyorum. Yüzüstü uzandığımda, dizimi 90 dereceden fazla bükemiyorum ki bu dereceye getirene kadar neler çektiğimi bir Allah bir de bu operasyonu geçirmiş arkadaşlar biliyor, sayın seyirciler :). 140'a kadar neler olur bilmiyorum.. Ama iyileşiyorum, dizime güvenim geri geliyor..

Bugün, ben yeniden koşarım düşüncesi belirdi kafamda :)
Sporu seven, sıkıldığında koşan fakat 40 gündür bırakın koşmayı, düzgün bile yürüyemeyen biri için bu düşünce, kızgın kumlardan serin sulara atlamışsın hissiyatı veriyor :) Eh hayal ettiğime göre, gerisi de gelir herhalde..








14 Şubat 2013 Perşembe

Bir Garip Başlangıç


Bir arkadaşımın tavsiyesiydi. Internette bu kadar zaman harcıyorsun, ee işinde çocukları giydirmek.. Neden çocuk giyimi üzerine bir blog yazmıyorsun. Bir iki düşündüm, yazıcam diye karar verdim. Şu fuarı atlatalım, bu yoğun dönem geçsin, yeni sezonla başlarım derken bir anda hayatı altüst eden bir diz dönmesi ve kısa vadeli tüm planlara adios. 

Bendeniz spordan asla kopamayan eski profesyonel bir voleybolcu.. Top oynamak, koşmak her daim hayatımda. 16 senedir sakatlanmayan bir insan olarak sudan çıkmış balığa döndüğümü söyleyebilirim. İlk muayenede o sıcak sıcak dedikleri dönemde önemli bişey yok, şikayetler artarsa gelin denince önce bir rahatlama. İstirahat, buz vs geçecek diye beklerken şikayetlerin artması. En iyi kendiniz bilirsiniz derler ya vücudunuzu. Ta kendisi. İlk andan itibaren ciddi bişey bu, ameliyat diyecekler diye doktordan kaçma, bir umut yarın daha iyi olucam diyerek kendimi kandırma çabaları içerisindeydim. Ama bir noktada kaçacak pozisyon kalmadı. Ve nihayet çok güvendiğim bir ortopedist arkadaşıma telefon ettim. 15 gündür niye aramadın fırçamı yedikten 3 gün sonra, ön çapraz bağ rekonstrüksiyonu için kendisinin emin ellerinde ameliyat masasındaydım. Bir sporcunun en büyük kabuslarından olan (özellikle futbolcuların), ön çapraz bağın kopması benimde başıma gelmişti işte. Bu korkuya, ameliyat olma korkusu süper eşlik ediyor. Spinal anestezi ile korkudan titreyerek yattığım o masada, verdikleri sakinleştiriciler nedeniyle gayet rahat bir 1,5 saat geçirdim.Hamstring tendonlarımdan yapılma ön çaprazım yeni yerine yerleştirilmişti. Bir insanın başına gelebilecek en ilginç tecrübelerden biri. Bu ameliyatı geçirecek arkadaşlara söyleyebileceğim en güzel şey, düşünüldüğü kadar korkutucu geçmediği. Özellikle güvendiğiniz bir doktor yapıyorsa operasyonunuzu. 

İlk gece zor, zaten durum doğası itibariyle çok zor.Yanınızda sizi anlayan insanlar olmalı mutlaka. Ama sonrası daha sakin diyebilirim. Bu durumu geçiren ya da henüz sürecin başında olanlar bilirler. Yürüyememekten öte, dizinize olan güveninizin gitmesi en büyük sorun. Sanki benim değilde bir başkasının dizi. Biraz fazla yüklensem kayıp gidecek duygusu henüz yeni yeni gidiyor bünyemden. Çok endişeli biri olarak her gece rüyalarıma kadar giriyor. Bazı geceler bağımın yeniden koptuğunu görüyorum, bazı geceler vidaların bacağımdan çıktığını.. 


Bu zaman diliminde sektörün en büyük outdoor spor fuarlarından biri olan ISPO'ya da gidemedim. Bir umut düzelirim diye bekledim ama fuara 2 gün kala biletimi iptal ettik. Bugün burada 2013 kışında çocuklar ne giyecekler yazacakken , geçirdiğim operasyonu yazar oldum. Yaptığım planların pamuk ipliğine bağlı olduğunu öğrendiğim acı bir tecrübe ile başladım belki ama kim bilir, birden herşey değişebilir..